Okuma alışkanlığı nasıl kazanılır?
​
3. sınıfın ilk günleriydi. O zamanlar ilkokul eÄŸitimi 5 yıldı. Artık Türkçe dersinde okuma alışkanlığı kazanmanın en bebek ama aynı zamanda en dev adımı olan anlama- anlatma çalışmalarında derinleÅŸmenin zamanı gelmiÅŸti. Sınıfa girdim, tahtaya “Bir ben vardır bende, benden içeri “ yazdım. O ders ve sonraki günlerde bu cümleyi anlamaya çalıştık. Arkası geldi bu sözlerin, cümlelerin, dizelerin…
Günümüzde neredeyse tüm velilerin bir türlü olmuyor, olamıyor dediÄŸi bir konudur kitap okumak, öÄŸrenciye kitap okuma alışkanlığı kazandırmak. Notaları bilmemiz piyano çalabileceÄŸimiz anlamına gelmediÄŸi gibi okuma yazma öÄŸrenmiÅŸ olmamız da artık kitap okumaya baÅŸlayacağımız, bir kitap kurdu olacağımız anlamına gelmiyor. Okumanın öÄŸrenildiÄŸi ilk dönemlerde kuÅŸkusuz ki çocuklarda kitap okumaya karşı bir heves görülüyor. Sonraları el birliÄŸiyle, baÅŸta öÄŸretmenlerin yanlış tutumları, dolayısıyla anne babaların yanlış tutumları sayesinde çocuklar kitap okumaktan uzaklaÅŸmaya baÅŸlıyor.
Aslında, kitap okuma alışkanlığı kazanma konusu da yanlış iÅŸleyen, uygulanan eÄŸitim sisteminden payına düÅŸeni alıyor. Belki de en büyük kaybı yaÅŸatmamıza yol açıyor çocuklarımıza. Özel okullarda ve devlet okullarında kitap okumaya bakış açısı genelde aynı. Olay skora indirgeniyor. OkuduÄŸunuz sayfa sayısı, kitap sayısı, yapay, hiçbir iÅŸe yaramayan ödül sistemleri ile destekleniyor. Çocuk kitapta yazılanlarla bir baÄŸ kuramadan sayfaları bitirme ve kitabı bitirme yarışının içinde buluyor kendisini. İlkokul yıllarının sonlarında ortaokul yıllarında artık ne ödülle ne cezayla çocuÄŸa kitap okutamaz hale geliyorsunuz, hep söylediÄŸimiz gibi, dış motivasyonlar sadece geçici olarak görevini yerine getirmekle kalıyor.
Öncelikle bir metni anlamak ve etkili okuma yapabilmek adına yapılan yanlışlarla baÅŸlayan süreç, tüm sınıfa okutulan kitaplar, kitaptan hoÅŸlanmama hakkının olmaması, okuma bittikten sonra yapılan sınavlar adım adım uzaklaÅŸtırıyor çocuklarımızı kitap okumaktan. İlkokul yıllarında müfredatta yeri bile olmayan dilbilgisi konuları ile tanışan 6/7 yaşındaki çocuk henüz somut düÅŸünme döneminde iken dil ile anlam ile bağını koparıyor.
İlkokul yılları çocukların biliÅŸsel düzeylerine ulaÅŸabildiÄŸimiz yıllar olmalıdır. ÇocuÄŸun kitap okumayı sevmesi için öncelikle okuma yazmaya baÅŸladığı ilk andan itibaren okuduÄŸunu anlaması gerekmektedir. Birçok okulda bu denli önemli olan okuduÄŸunu anlama etkinlikleri ya yapılmıyor ya da öÄŸrencinin konu olarak baÄŸ kuramayacağı metinler seçiliyor. Bir de üstüne üstlük okunan metinler sıkıcı, sorulara cevap arama etkinliÄŸinden öteye geçemediÄŸi için çocuk bir makine gibi okumaya ve bir makine gibi otomatik cevaplar vermeye alıştırılıyor. Ben henüz metnin ana fikrini söylemek için heyecan duyan bir çocukla tanışmadım. Ama ne yazık ki tüm okuduÄŸunu anlama etkinliklerinin çatısını oluÅŸturan bir sorudur ‘Metnin ana fikri nedir? ‘ sorusu. ÇocuÄŸun yazı ile okuma ile iliÅŸkisi böyle baÅŸlayınca okuma, anlama macerası sonrasında saÄŸlıklı devam etmiyor, edemiyor.
Bunun yanı sıra sınıf öÄŸretmeni ve / veya okul Türkçe öÄŸretim programını düzenleyenler, zamanını ve emeÄŸini yeniden ve ısrarla altını çizmek istediÄŸim müfredatta bu denli yeri bile olmayan yoÄŸun dilbilgisi öÄŸretimine ayırmayı tercih ediyor. Türkçe dersini dilbilgisi öÄŸretimine indirgemek daha kolay geldiÄŸi için anlama anlatma etkinliklerine yeterince zaman ayırılmıyor. Okuma alışkanlığı kazanmanın temelini oluÅŸturan okuduÄŸunu anlama gerçekleÅŸmeyince çocuk okumaktan zevk almıyor.
Bu konuda doÄŸru bir baÅŸlangıç yaptığımızı varsayalım, iÅŸ bununla da bitmiyor. OkuduÄŸunu anlama bu iÅŸin temeli, sizin temelin üstüne ne inÅŸa ettiÄŸiniz de çok önemli. Kitap okuma eylemini her çocuÄŸun kendi kiÅŸisel geliÅŸimine, ilgisine, karakterine göre kiÅŸiselleÅŸtirmeniz gerekir. Bütün bir gün ya da günlerce de sürse okuduÄŸu kitap ile ilgili geri dönüt almak için çocuÄŸu gözlemeniz, deyim yerindeyse kurcalamanız gerekir. Sınıf kitaplığındaki kitapları, çocuÄŸun tanıması, içerikleri hakkında sınıfta yapacağınız etkinliklerle fikir sahibi olması gerekir. Okumaya baÅŸladığı ve sevmediÄŸi bir kitabı deÄŸiÅŸtirme isteÄŸine saygı duymanız ona güvenmeniz gerekir. Sınıf dinamiÄŸini bozan rekabet duygusunu tamamen ortadan kaldırmak için düzenlemeler yapmanız gerekir. Çocuklar bir diÄŸerinin kaç kitap okuduÄŸunu deÄŸil ne okuduÄŸunu, kitabının konusunu merak etmelidir. Sınıf iklimi öÄŸretmen tarafından bu ÅŸekilde düzenlenmelidir.
Bu baÄŸlamda anne babaya düÅŸen çocuÄŸu kıyaslamamak, okuması için baskı yapmamaktır. Anne babanın yapabileceÄŸi en doÄŸru hareket evde kitap okuyarak rol model olmaktır. OkuduÄŸu kitabın ya da bir yerlerde karşılarına çıkan bir cümlenin anlamının tadına varacakları sohbetler etmektir.
Böylelikle en baÅŸta okuduklarının anlamı iÅŸle baÄŸ kuran, okuduktan sonra yapılacak sınavın sorularını düÅŸünmeden okuduklarının büyüsüne kapılmayı öÄŸrenen, kimseyle yarışmayan, okumayı seven çocuklarımız olabilir. Her ÅŸey bir cümleyi anlamakla, üzerine konuÅŸmakla, düÅŸünmekle, bir ÅŸiirin büyülü dizelerinde bir yolculuÄŸa çıkmakla baÅŸlamalı cümleler cümleleri takip ederken zaman akmalı, çocuklarımızın dimağında kendi tadını bırakmalı. Bu tadı bilmeli, öÄŸrenmeli çocuk. Bir kitabı bitirdiÄŸinde çocuk güzel bir ÅŸarkıyı dinlediÄŸinde, güzel bir filmi izlediÄŸinde ya da arkadaÅŸlarıyla güzel bir oyun oynadığında ne hissediyorsa onu hissetmelidir. Denizler altında yolculuÄŸa çıkmalı, dünyayı dolaÅŸmalı, aya gitmeli, vahÅŸi hayvanlarla arkadaÅŸlık etmelidir.
Bu konuda önemli bir husus da akıllı telefon, tablet, bilgisayar oyunu ve televizyon gibi çocukların ilgisini çeken ve çok fazla zaman harcanmasına neden olan araçlar karşısında kitabın ya da okumanın durumudur. YetiÅŸkinlerin bu araçlarla kitap okumayı kıyaslamaması, karşılaÅŸtırmaması, rakiplermiÅŸ gibi davranmaması birini diÄŸerinin yerine koymaması gerekir.