Sınıfın içinde neler oluyor?
Sınıfın içinde yaÅŸam oluyor, öyle bir oluyor ki başınız döner. OkuduÄŸumuz kitaplar, aldığımız eÄŸitimler tepe taklak oluyor.
Okulun kapısından adım attığı anda çocuk için hayat baÅŸlıyor. Orada sevilmek istiyor, sevmek istiyor, adının duyulmasını istiyor ama bazen de köÅŸesinde kaybolmak. Bir oyun oynuyor, zamanı mekânı unutuyor, sonsuza dek sürsün istiyor, oyun kurmak istiyor, kurduÄŸu oyuna tüm arkadaÅŸları gelsin istiyor, kurulan oyunlara çağırılmak ya da tüm oyunlardan uzak durmak. DüÅŸtü mü aÄŸlamak, doya doya aÄŸlamak, kimse duymadan aÄŸlamak istiyor ama arkadaÅŸlarından birisi duysun da istiyor hatta gelsin gözyaşını silsin, gözünün içine baksın. Tüm soruları bilmek istiyor, hep tahtaya çıkmak ama hiçbir ÅŸeye cevap vermemek de istiyor. Bir ÅŸeyler atıştırırken oradan buradan sohbet etmeyi çok seviyor ama hiç konuÅŸmak istemediÄŸi de oluyor, çok kırılıyor, bazen yer ayağının altından kayıyor bazen de kırıyor bilmeden, bilince üzülüyor, kalbi üÅŸüyor. Efsane hissediyor bazen öyle uçar gibi, bazen ‘bu’ hiç bitmesin istiyor bazen de saniyeler geçmiyor, çok zor geliyor, çok uzun geliyor…
Yukarıdaki paragraf yıllardır bir öÄŸretmen olarak sınıfın içinde çocuklardan duyduÄŸum cümlelerden oluÅŸuyor. Evet, onlar çocukların cümleleri… Bu duygular arası geçiÅŸler, tüm bu onları saran düÅŸünceler o kadar bizden ki, bir sorun kendinize yukarıda yazanların yetiÅŸkin versiyonları günde kaç kere aklınızdan geçiyor. Kimi zaman donuyoruz, kimi zaman kaçıyoruz, kimi zaman da savaşıyoruz. Kimi zaman hayat ne güzel, kuÅŸlar uçuyor, kimi zaman ise yer demir gök bakır... Bu duygu ve düÅŸüncelerin bizden olması yorucu olmadıkları anlamına gelmiyor, özellikle de henüz küçücükseniz ya da ergenliÄŸin tüm baÅŸ döndüren deneyimlerini yaşıyorsanız.
Bu duygu deÄŸiÅŸimlerine, strese, günümüz çocuklarının maruz kaldığı hep hareket halinde bir ÅŸeyler yapıyor olma haline farkındalık çalışmaları çok iyi geliyor.
Çevresinde olup bitene yargısızca, açık bir dikkatle bakabilmeyi deneyimliyor.
Stresin bedenindeki izlerini fark etmeyi deneyimliyor.
Bedeninin ‘durma’ ya ihtiyaç duyduÄŸu anları fark edebilmeyi deneyimliyor.
Durmak istediÄŸinde, durabildiÄŸini ve bazen sadece durmanın bile çok iyi geldiÄŸini deneyimliyor.
Nefesini, kendisini sakinleÅŸtirmek için nasıl kullanabileceÄŸini deneyimliyor.
Bedenini nefesi ile gevÅŸetmeyi deneyimliyor.
Kendi hareketinin kontrolünün kendisinde olduÄŸunu görüyor.
Onu saran ve durmayan düÅŸüncelerin harikulade dünyasında var olabiliyor.
Öz ÅŸefkat kavramıyla tanışıyor. Hem kendine hem de karşısındakine ÅŸefkat göstermeyi deneyimliyor.
MutluluÄŸun sırrının tarifi olmadığını görüyor ve kendi mutluluÄŸuna sarılıyor.
Hayatta acının da üzüntünün de olduÄŸunu, önemli olanın acıya ya da üzüntüye tutunmamak olduÄŸunu öÄŸreniyor.
Olmayan, olamayan ÅŸeyleri bırakmayı öÄŸreniyor.
Duyguların içinden geçiyor, zamanı geldiÄŸinde duyguların da geçip gitmesine izin vererek…
Dalgalardan kaçmadan, dalgalarla sörf yapmayı öÄŸreniyor…
İşte böyle, biz buna kurbaÄŸalamak diyoruz. KurbaÄŸalamak çocuklara iyi geliyor.